Connect with us

Dünya

Dev Yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Projesi Temel Atma Töreni’ne katıldı

“30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstereceğiz”Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Yerleşkesi temel atma töreninde yaptığı konuşmada, “İnşallah bundan sonra da 30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimin ve kahraman ordumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramını tebrik ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Yerleşkesi temel atma törenine katıldı.

Sözlerine Dumlupınar Zaferi’nin 99. yıl dönümünü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan ve 9 Eylül’de düşmanın İzmir’den denize dökülmesiyle sonuçlanan Büyük Taarruz’un en önemli safhası olan Dumlupınar Zaferi’nin 99. yıl dönümünü tebrik ediyorum. Bu savaşı Osmanlı’nın en büyük zaferlerinden biri olan Sırpsındığı’na benzeterek ‘Rumsındığı’ diye adlandıran ordularımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere büyük zaferin kazanılmasında emeği geçen kahramanlarımızın her birini rahmetle, şükranla yâd ediyorum” ifadelerini kullandı.

“MİLLETİMİN VE KAHRAMAN ORDUMUZUN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’NI TEBRİK EDİYORUM”

Gerek bu zaferde gerekse İstiklal Harbi’nin tamamında gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlere Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kahraman ordumuz 14 gün gibi kısa bir sürede düşmanı Anadolu’nun ortalarından İzmir’e kadar sürmeyi başararak tarihte eşine ender rastlanacak bir başarıya imza atmıştır. Bu başarının tesadüf olmadığını son yıllarda sınır ötesinde ardı ardına yaptığımız harekâtlarla bir kez daha gösteren kahraman ordumuz, milletimizi Anadolu’dan söküp atma heveslerini kursaklarda bırakmayı sürdürmüştür. İnşallah bundan sonra da 30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimin ve kahraman ordumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyorum. Şunu unutmayalım, bizim kınalı yavrularımız bitmedi, var ve bundan sonra da olacak.”

Bugün böyle anlamlı bir günde Ay Yıldız Projesi’nin temel atma töreni vesilesiyle bir araya gelmelerini de önemli bir mesaj olarak gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının 1930’lu yıllarda dönemin şartları ve ihtiyaçlarına göre inşa edilen Kızılay semtindeki binalarda faaliyet gösterdiğini hatırlattı.

Kara Kuvvetleri binasının 1937, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin müşterek binalarının 1960 yılında inşa edildiğini, Hava Kuvvetlerinin 1985 yılında ayrı bir binaya taşındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gelişen ve değişen savunma ihtiyaçlarının, tüm birimlerin ortak bir çatı altında güçlü bir altyapı ile yakın koordinasyon içinde faaliyet göstermesini mecburi hâle getirdiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu Millî Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla enine boyuna değerlendirdiğini aktararak, “Artık bize bir müşterek merkez gerekiyor dedik. Bu müşterek merkezden hem yatırım hem harcamalar hem her yönüyle özellikle de savunma noktasında bize öyle bir merkez gerekiyor ki bu merkezle beraber biz daha bulunduğumuz yerden dünyaya farklı bir sinyal verelim. Hele hele siber güvenliğin, siber savunmanın konuşulduğu böyle bir dönemde bize işte şu anda temelini atacağımız böyle bir Ay Yıldız Projesi yakışır dedik ve inşallah bugün de bu temeli beraber atıyoruz. Rabim yar yardımcımız olsun” diye konuştu.

“Ay Yıldız Projesi ile Millî Savunma Bakanlığımızı, Genelkurmay Başkanlığımızı, tüm kuvvet komutanlıklarımızı bir araya toplamış oluyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada inşa edilecek binaların en son teknolojiyle donatılmanın yanında çevreye duyarlılığıyla da öne çıkacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezi bir savunma sistemini, müşterek bir savunma sistemini bulunduracağız” dedi.

“TÜRKİYE’NİN SAVUNMA İHTİYAÇLARINA CEVAP VERECEK BU GÜZEL PROJENİN HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM”

Yaklaşık 12,6 milyon metrekarelik arazi üzerinde konumlandırılan proje kapsamında 890 bin metrekare kapalı alan inşa edileceğini ve bu sayede 15 bin kişiye hizmet verebileceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık Kızılay’ın içinde dağınık, sağda solda böyle bir Millî Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olmayacak. Az önce ekranda da izlediniz her şeyiyle, duruşuyla düşmana korku, dosta güven veren bir yapıyı burada meydana getirmiş olacağız” ifadesini kullandı.

Projeye adını veren hilal şeklindeki yapıda farklı kapasitelerde konferans salonları bulunacağına, ortasında da 23 bin metrekarelik bir tören alanı yer alacağına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarına cevap verecek bu güzel, muhteşem projenin milletimize, ülkemize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. Kahraman ordumuzun gücüne güç ekleyeceğinden şüphe etmediğim bu projenin aynı zamanda başkentimize ve bu bölgeye ayrı bir değer katacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, projede emeği geçen ve geçecek herkese teşekkür etti. Özellikle mimarları ve mühendisleri kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, müteahhit firmaya da inandığını ve güvendiğini, burayı kısa sürede bitireceğinden şüphe duymadığını vurguladı.

MALAZGİRT ZAFERİ

Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın kendisinden 4 kat fazla askere sahip Bizans ordusunu yendiği zaferin 950. yıl dönümünün kutlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malazgirt’te her yıl iştirak ettiğimiz törenlerde yaşadığımız atmosfer bize adeta bu zaferin hangi şartlarda, nasıl zorluklarla, fedakarlıklarla kazanıldığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Esasen milletimiz kadim çağlardan beri Anadolu’da mevcudiyet göstermiştir. Ancak bu coğrafyanın kalıcı yurdumuz hâline gelmesinin dönüm noktası Malazgirt Zaferi olmuştur. Nitekim kimi takvimlerde ağustos ayı Alparslan ayı olarak geçmektedir. İşte bu sebeple Malazgirt’i bugünkü tapumuzu almamızın miladı olarak görüyoruz. Bu büyük zaferden bir kaç yıl sonra yeni vatanımızdaki ilk devletimiz Anadolu Selçuklu Devleti önce İznik, sonra Konya başkentli olarak kuruldu. Anadolu Selçuklu Devleti yönünü batıya ve güneye çevirerek büyümüş, güçlenmiş, özellikle haçlı seferlerinde çok büyük mücadeleler vermiş, nihayet misyonunu Osmanlı’ya devrederek tarih sahnesinden çekilmiştir. Anadolu merkezli en büyük devletimiz Osmanlı’nın Söğüt’te diktiği ulu çınar yaklaşık 600 yıl yaşamış ve 24 milyon kilometrekareye varan bir etki alanına ulaşmıştır.”

Bu projede de çınarların unutulmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çamları da unutmayacağız ama çınarlar buradan inşallah bu savunma sistemimizin ne denli güçlü olduğunun en güzel işaretleri olacak. Sonbaharda yaprakları dökülüyor ama bunları biz Cumhurbaşkanlığında olduğu gibi takviyelerle çok daha farklı bir hâle getirebiliriz” ifadesini kullandı.

Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde 2,5 milyon kilometrekareyi bulan toprak bütünlüğüne sahip Osmanlı’nın, geride silinmez izler bırakarak tarihteki yerini Cumhuriyet’e devrettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı tarihinde İstanbul’un fethine ayrı bir parantez açmak gerektiğini, binlerce yıl boyunca insanlığın en gözde yerleşim yeri, ticaret merkezi, stratejik geçiş noktası olan İstanbul’un fethinin batı tarihinde çağ açıp çağ kapatacak kadar derin etkiler yaptığını kaydetti.

“ÇANAKKALE’DE VERİLEN MÜCADELE EN AZ MALAZGİRT, EN AZ İSTANBUL’UN FETHİ KADAR ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASIDIR”

Fatih Sultan Mehmet’in millete armağanı olan bu kadim şehrin bugün de dünyanın göz bebeği olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İstanbul’un ve Anadolu’nun vatanımız olmasını kabullenemeyenler zaman zaman kendilerini tutamayıp iç dünyalarındaki özlemi hâlen dışa vurmaktadırlar. Gezi olaylarında duvarlara kazınan ‘Zulüm 1453’te başladı’ ifadesi de işte bunlardan biridir. Osmanlı’nın son döneminde kazanılan Çanakkale Zaferi… O kınalı yavrular, o Çanakkale zaferimizin banileridir. Onlar, şahadete yürüdüler, ölmediler. Ama o kınalılar bize bu vatanı bıraktılar. Milletimizin kanının son damlasına kadar vatanını koruma azmi ve iradesinin gerçekten çok büyük fedakârlıklarla ortaya konmuş ifadesidir. Yedi düvelin öyle gizli saklı değil, tüm insan ve teknoloji gücüyle yüklendiği Çanakkale’de verilen mücadele en az Malazgirt, en az İstanbul’un fethi kadar önemli bir dönüm noktasıdır. Sevr’i bir paçavra gibi yırtıp atacak gücü ve kararlılığı Çanakkale’deki mücadelenin başarısına borçluyuz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde İstiklal Harbi’nin de yeniden diriliş muştusu olarak kabul edilecek bu zaferden alınan ilhamla başlatıldığını ve neticeye ulaştırıldığını belirterek, “Arkasına dönemin en büyük güçlerinin desteğini alan Yunan ordularına karşı bin bir fedakârlıkla kurulan kahraman ordumuzun kazandığı zaferi de Malazgirt’in yeni bir tezahürü olarak görüyoruz” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN KURULUŞU, MİLLETİMİZİN BİN YILLIK TARİHİNDEKİ EN ÖNEMLİ BAŞARILARDAN BİRİDİR”

“Ülkemizin o dönemde sahip olduğu yetişmiş insan gücünün önemli bir kısmının canları, kanları pahasına başarıya ulaştırdığımız Çanakkale Zaferimiz ve İstiklal Harbimiz, adeta bize vatanımızı yeniden kazandırmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gazi Mustafa Kemal’in, düşmanların ‘bir avuç’ dediği ordumuzla hamdolsun bu zafere yürümüş olması… İşte bu millet, ‘imandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür’ diyerek zafere yürüdü. Elde kalan vatan toprakları üzerinde inşa ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu, dönemin şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda milletimizin bin yıllık tarihindeki en önemli başarılardan biridir. Anadolu’daki üçüncü devletimiz olan Cumhuriyetimiz döneminde de kendi içinde önemli dönüm noktaları yaşadık. Kuruluş dönemindeki heyecan ve başlatılan reformlar daha sonra tek parti faşizminin cenderesi altında akamete uğramıştır. Dün, Çorlu’da iştirak ettiğimiz Taarruzi İnsansız Hava Aracımız Akıncı’nın teslim töreninde de işaret ettim. İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in geniş vizyonuyla başlatılan pek çok projenin önü daha sonra kifayetsiz zihinler tarafından kesilmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde ve sonrasında yaşanan bu dönemin Türkiye’ye bedelinin çok ağır olduğuna işaret ederek, “Rahmetli Menderes’in ve Özal’ın büyüklüğünü bugün çok daha iyi anladığımız vizyonlarıyla verdikleri mücadeleler maalesef ülkemizi ancak bir yere kadar getirebilmiştir. Bizim son 19 yılda Türkiye’yi demokraside ve kalkınmada geliştirmek için gösterdiğimiz gayretlerin bu derece meşakkatli, bu derece maliyetli, dirençli olmasının gerisinde işte bu uzun gecikme vardır” dedi.

“SAVUNMA SANAYİNDE ARTIK İHRACA BAŞLADIK”

Bu geri kalmışlığın en tehlikeli sonuçlar verme potansiyeli olan kısmının da savunma sanayi tarafındaki zafiyet olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Askerimiz vardı, yüreğimiz vardı, bileğimiz vardı ama tabiri caizse yeterli silahımız yoktu. Gerektiği kadar cephanemiz yoktu. İhtiyacımızı karşılayacak aracımız, gerecimiz yoktu. Kıbrıs Barış Harekâtı bu gerçeği görmemize vesile olması bakımından da hayırlı bir adım olmuştur. Neredeyse 40 yıla yaklaşan terörle mücadele sürecimizin ilk döneminde aynı sıkıntılar yüzünden ülkemizin ne kadar ağır kayıplara uğradığını en iyi buradaki heyet biliyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dışarıdan aldığı destek ne olursa olsun kıytırık bir terör örgütü karşısında adeta eli kolu bağlı hâle düşürülmesine yol açanlar, tarih önünde mutlaka hesap verecektir. Telsiz… Telsizimiz yoktu. Amerika telsizlerimize el koydu, vermedi ve askerimiz maalesef telsiz bulamadığı için susturma tekniğini kullanarak savaştı. Ama şimdi artık bunları biz zaten kendimiz yapar hâle geldik. Bunların ötesine geçtik. Şimdi İHA’mız, SİHA’mız var, şimdi TİHA’mız da var. Ve bunlarla birlikte bundan sonraki süreç savunma sanayinde artık ihraca başladık. Artık ‘ne verirsin’ demeyeceğiz, artık ‘ne alırsın’ diyeceğiz.”

Türkiye’nin bütün bombalara varıncaya kadar her şeyi kendisi üretir hâle geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vesayet dediğimiz bu çarpık zihniyet sadece güvenliğimize değil, demokrasimize ve kalkınmamıza adeta takoz olmuş, her fırsatta takvimi geriye sarmaya çalışmıştır. Daha kötüsü, maruz kaldığımız asimetrik tehdidin en sinsi, en alçak, hain tezahürü olan önce emniyet, yargı teşkilatları, ardından ordu içindeki mensupları vasıtasıyla başlattığı darbe girişimlerine verilen gizli, açık destelerdir” diye konuştu.

“MERDİVEN ALTI ÇALIŞAN YARGI MENSUPLARI OLMAYACAK”

“Şimdi ben FETÖ’ye de sesleniyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çarşamba günü inşallah muhteşem bir yargı binasını da hemen buraya yakın bir merkezde açıyoruz. Artık merdiven altı çalışan yargı mensupları olmayacak. Her şeyiyle muhteşem Yargıtay binasında, Yargıtay mensuplarımız bu çalışmalarını çok daha huzurlu bir ortamda yapacaklar” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, ebedi vatan Anadolu’yu örtülü işgal projesi olan 15 Temmuz darbe girişimini göğsünü kurşunlara siper ederek geri püskürttüğünü hatırlatarak, bu direnişle milletin hem bu hainlere hem de bunlardan medet umanlara bir kez daha derslerini verdiğini söyledi.

“15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günümüz, bin yıllık vatanımız Anadolu’ya mührümüzü bir kez daha vurduğumuz tarihin adıdır. 15 Temmuz şanlı direnişiyle, bin yıldır her karışını kanla yoğurarak vatan yaptığımız bu toprakların ancak aynı şekilde elde edilebileceğini cümle âleme tekrar ilan ettik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun, 15 Temmuz öncesi ve sonrasındaki tüm terör saldırılarıyla, sınır ötesi harekâtlarıyla, siyasi ve ekonomik mücadeleleriyle son İstiklal Harbi’nin sembolü olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’ten 15 Temmuz’a uzanan tüm bu zaferler silsilesinin kahramanlarını şükranla, hürmetle, tazimle selamladığını dile getirdi.

“TÜRKİYE ESKİSİNDEN DAHA HIZLI VE KARARLI”

Üstesinden geldikleri her badirenin, ülkeye kazandırdıkları her eser ve hizmetin, milletin azmini ve kararlılığını bileyen her başarının, büyük ve güçlü Türkiye’ye giden yolun yapı taşları olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayağına takılan her çelmeden kurtulan Türkiye, eskisinden daha hızlı ve kararlı şekilde yoluna devam etmiştir” dedi.

Gençlere Cumhuriyet tarihinin en yüksek siyasi, ekonomik, askerî gücüne sahip ülkesini bırakmak için gece gündüz çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel siyasi ve ekonomik düzenin yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir döneme Türkiye’nin sağlam bir altyapıyla giriyor olmasının en büyük avantajları olduğunu söyledi.

Dünyanın son yüz yılda yaşadığı büyük dönüşümleri, kendi iç sorunlarına gömülmüş olması sebebiyle kısmen veya tamamen kaçıran Türkiye’nin bu defa fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için yapmamız gereken istikrar ve güven ikliminin sürmesini sağlamaktır. Milletimizin birliğine ve beraberliğine sahip çıktığımız sürece bu ülkeyi bölmeye, bu devleti yıkmaya Allah’ın izniyle kimsenin gücü yetmez” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyanın her yerinde özellikle de bölgemizde nerede bir acı, nerede bir zulüm, nerede bir yıkım varsa gerisinde parçalanmış bir millet, birbirine düşmüş veya düşman edilmiş bir toplum, bütünlüğünü kaybetmiş bir sosyal yapı vardır. Hamdolsun bizi bugüne kadar böyle bir duruma düşüremediler, inşallah bundan sonra da düşüremeyecekler. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve bugün temelini atmakta olduğumuz Ay Yıldız Projesi gibi abide yapıların temel işlevleri yanında milletlerin ve devletlerin gücünün de sembolleri olduğuna inanıyorum. İşte bugün bu sembollerden bir tanesinin daha temelini atıyoruz. Dört bir yanını okullarla, hastanelerle, yollarla, köprülerle, tünellerle, barajlarla, nice altyapı yatırımlarıyla donattığımız Türkiye’yi bu tür abide eserlerle adeta taçlandırıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temeli atılan projenin ülkeye, millete, bakanlığa ve Türk ordusuna hayırlı olması dileyerek, emeği geçen ve geçecek olanları tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah nice zaferleri bu eserden yönetmeyi, bu eserle beraber yön vermeyi Allah’tan niyaz ediyorum” ifadesini kullandı.

Törende, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı tüfekli gösteri ekibinin nöbet değişimi gösterisi, törenin yapıldığı alandaki ekranlara yansıtıldı, ayrıca Ay Yıldız Projesi’nin tanıtım filmi gösterildi.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Millî Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Yerleşkesi’nin minyatürü hediye edildi.

Sahneye davet edilen yüklenici firma Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak, projenin 30 Ağustos 2023’te teslim edileceğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise tarihin öne çekilmesini istedi. Bunun üzerine Ilıcak, projenin 19 Mayıs 2023’e yetiştirileceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün Türkiye dinledi, şahit oldu, 19 Mayıs 2023’te inşallah bu güzel merkezi yerleşkenin açılışını yapıyoruz” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın okuduğu duanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler tarafından butonlara basılarak Ay Yıldız Yerleşkesi’nin temeli atıldı.

Törene, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bazı bakanlar, TSK komuta kademesi, Yüksek yargı organlarının başkanları da katıldı.

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Başbakanı Tusk ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye çalışma ziyaretinde bulunan Polonya Başbakanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Başbakanı Tusk’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.

Türkiye ve Polonya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Polonya Başbakanı Tusk, daha sonra baş başa görüşmeye geçti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile görüştü

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

“Türkiye’yi, barış diplomasisinin merkez üslerinden biri hâline getiriyoruz”

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye olarak sadece iyilik sancağını değil, barışın güven ve huzur veren iklimini, başta mazlum coğrafyalar olmak üzere, dünyanın dört bir yanına ulaştırıyoruz. Türkiye’yi, bölgesinin istikrar kaynağı olmanın da ötesine geçirerek, barış diplomasisinin merkez üslerinden biri hâline getiriyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, yapacakları istişare ve değerlendirmelerin, Türkiye, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Aynı sevdaya gönül, aynı davaya omuz verdiği tüm yol arkadaşlarına sevgilerini ve saygılarını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vesileyle bir kez daha kara kışa aldırmadan eksi 10’ları gören soğuğa rağmen 23 Şubat’ı Ankara’da bir demokrasi bayramına çeviren teşkilatıma şükranlarımı sunuyorum. Kongremizde görev alan kardeşlerimi tebrik ederken, görevlerini devreden arkadaşlarımın hepsine emeklerinden, davamıza yaptıkları hizmetlerinden ötürü tekrar teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin hepsi bir vefa abidesi olan teşkilat mensuplarıyla, Genel Başkanları olarak gurur duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim dayanışmamızı, muhabbetimizi daim eylesin” temennisinde bulundu.

“SURİYE’DE MEZHEP TEMELLİ YENİ BİR FİTNE ATEŞİ YAKILMAK İSTENİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerek bölgemizde gerekse dünyanın farklı köşelerinde gerilimlerin, savaşların, kardeş kavgalarının yaşandığı zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sudanlı kardeşlerimiz uzun süredir istikrarsızlık girdabında boğuşuyor. Somali’nin, Libya’nın, Yemen’in, Afganistan’ın çok ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Gazze’de çok uzun müzakereler neticesinde sağlanan ateşkes siyonist rejimin tüm şımarıklıklarına, tüm ihlallerine rağmen güçlükle de olsa devam ediyor. 8 Aralık devrimi ile 14 yıllık zulmün sona erdiği Suriye’de mezhep temelli yeni bir fitne ateşi yakılmak isteniyor. Yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında ülke, millet ve AK Parti olarak umudumuzu diri tutuyor, kararlılığımızı en güçlü şekilde muhafaza ediyoruz. Zorluklara aldırmadan, engellere takılmadan, kurulan tuzaklara düşmeden, kardeşliğimizden, tarihimizden, binlerce yıllık köklü tecrübemizden güç ve cesaret alarak, merhum Erbakan Hocamızın ifadesiyle ‘Hayra motor, şerre fren’ olmak için gece gündüz demeden koşturuyoruz.”

Edebiyatçı Mustafa Kutlu’nun, “Bir şey yap güzel olsun, huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin, bir şey yap doğru olsun, insanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun, bir şey yap iyi olsun, hizmetten, hürmetten, merhametten müteşekkil olsun, kalpleri yumuşatsın, garibin, yolcunun, zayıfın derdine derman olsun, bir şey yap adil olsun, haktan hukuktan ayrılmasın, zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin” cümlelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de işte böyle ulvi bir çabanın içindeyiz. Yakın çevremizden başlayarak, ülkemiz içinde ve dışında barışa, iyiliğe, huzura, adalete katkı verebilmenin gayretindeyiz” dedi.

“BELEDİYELERİMİZ ÖRNEK FAALİYETLERE İMZA ATIYOR”

Ramazan boyunca, genel başkanından mahalle temsilcisine kadar AK Parti teşkilatları olarak iyilik ve kardeşlik seferberliğine hız verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teşkilat Başkanlığımız, teşkilatımızın her kademesi için oldukça kapsamlı bir program hazırladı. Kadın ve Gençlik Kollarımız aynı şekilde bu mübarek günleri en iyi şekilde değerlendirmek için adeta seferber oldu. Belediyelerimiz iftar ve sahur programlarının yanı sıra ihtiyaç sahiplerinin elinden tutarak fakir fukaranın derdine derman olarak örnek faaliyetlere imza atıyor” ifadelerini kullandı.

Sadece AK Partinin organ ve belediyeleri değil, Kızılay, AFAD, vakıf, dernek ve hayırseverlerin de seferber olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kurumların, Türkiye yanında Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Afrika’dan Türkistan’a kadar gönül ve kültür coğrafyasının her köşesinde gerçekleştirdikleri hizmetlerle Türk milletini en güzel şekilde temsil ettiğini söyledi.

Şehit ailelerinden güvenlik güçlerine, esnaf ve sanatkarlardan kadınlara, Filistinli muhacirlerden büyükelçilere çok farklı kesimlerle iftar sofralarını paylaşarak, bu mübarek günleri ihya ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Külliye’de Ramazan programının Ankara halkının, özellikle de çocukların yoğun teveccühü ile milletin evinde devam ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 ayın sultanı ramazanın ruhuna, manasına ve muhtevasına uygun tarzda layıkıyla idrak etmeye çalıştıklarını belirterek, kalan günleri de en güzel şekilde değerlendirecek, ihtiyaç sahiplerine ulaşacak, halkla kucaklaşacak, iftarlarda vatandaşlarla birlikte olacak, aynı sofrada hasbıhâl edeceklerini dile getirdi.

“HİZMETLERİMİZİN HALKIMIZA ULAŞMASINI TEMİN EDECEĞİZ”

Tüm bunları yaparken başkaları gibi şov peşinde olmayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “3 liralık hizmetin reklamına 5 lira harcamayacağız. Vatandaşın sıkıntısını, derdini, ihtiyacını, mağduriyetini şov aracı, muhalefetin yaptığı gibi siyasi rant malzemesi hâline kesinlikle getirmeyeceğiz. Unutmayınız değerli kardeşlerim, biz, reklam ve şov yapmanın değil, gönüller yapmanın, gönüller kazanmanın, gönüllere girmenin peşindeyiz. Bir yarayı sarma, bir derde şifa olma, bir ihtiyacı giderme gayesiyle hareket eden bir kadroyuz. Böyle bir siyasi kültürden geliyoruz. Yaptıklarımızı elbette anlatacağız. Hizmetlerimizin halkımıza ulaşmasını elbette temin edeceğiz ama bunları yaparken birileri gibi hoyratça davranmayacak, insanımızı rencide etmeyeceğiz. Tüm faaliyetlerimizi vakarla yürüteceğiz. Tevazudan, samimiyetten asla sapmayacağız. AK Partili kadrolara yakışan işte böyle bir asalettir, işte böyle bir izzetli duruştur.”

Bu harekete yakışanın 85 milyonun tamamını bağrına basan kuşatıcı bir yaklaşım olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm yol ve dava arkadaşlarının ramazanını tebrik etti.

“TÜRKİYE, BARIŞIN HUZUR VEREN İKLİMİNİ DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA ULAŞTIRIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönülden kopan yakarışların geri çevrilmediği bu rahmet mevsiminde merhum Mehmet Akif’in şu duasına tüm kalbimizle biz de ‘âmin’ diyoruz. Ya Rab, şu muazzam ramazan hürmetine, kaldır aradan vahdete hail ne ise, Ya Rab, şu asırlarca süren tefrikadan, artık ezilip düşmesin ümmet ye’se. Ramazan’ın ülkemiz, milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için refaha, selamete, barış ve dayanışmaya vesile olmasını niyaz ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak sadece iyilik sancağını değil, barışın güven ve huzur veren iklimini, başta mazlum coğrafyalar olmak üzere dünyanın dört bir yanına ulaştırıyoruz” diyerek, daha adil bir dünya mümkün şiarıyla yürüttükleri çabaların semerelerini toplamaya başladıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi bölgesinin istikrar kaynağı da olmanın ötesine geçirerek, barış diplomasisinin merkez üslerinden biri hâline getirdiklerin vurguladı.

Salonda daha sonra Türkiye’nin barış diplomasisini içeren video gösterimi yapıldı.

Videonun ardından konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün son derece anlamlı bir yıl dönümü olduğunu, İstiklal Marşı’nın kabulünün 104. seneidevriyesine idrak edildiğini hatırlattı.

TBMM tarafından Türkiye’nin millî marşı olarak kabul edilen İstiklal Marşı’nın yazarı merhum Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şurası bir gerçek ki İstiklal Marşı’mız sıradan bir şiir de sıradan bir marş da değildir. Bağımsızlığımızın timsali olan İstiklal Marşı’mız, aynı zamanda necip milletimizin hissiyatının, kahramanlığının ve asil karakterinin dizelere, cümlelere, kelimelere, harf harf işlenmiş sembolüdür. Bu marş, toprakları müstevliler tarafından işgal edilmek istenen bir milletin, emperyalizme karşı direniş anıtı, varoluş beyannamesidir. İstiklal Marşı’mız, Resulü Kibriya Efendimizin, Hicret’te, Sevr Mağarası’nda mahsur kaldıklarında, Hz. Ebubekir’e ‘korkma’ hitabıyla başlayan, kurucu ve köklü bir metindir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun, milletin ezeli ve ebedi yurdu olarak vatan kılınmasının destansı bir anlatısı olan İstiklal Marşı’nın, milletle birlikte sömürgeciliğe, emperyalizme karşı çarpışan herkesin de istinatgahı olduğunu vurguladı.

“TÜRKİYE’DE YENİ BİR SORUN, YENİ BİR KAOS ALANI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”

İstiklal Marşı’nın bir diğer önemli vasfının da savaş sırasında yazılması olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Mehmet Akif Ersoy’un Tacettin Dergâhı’nda, adeta vecd ile marşı yazarken İstiklal Harbi’nin hararetli bir şekilde devam ettiğini söyledi.

Bu nedenle İstiklal Marşı’nın, harbin yürütücüsü, ruhu ve öncüsü olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Türk milletinin ortak paydası nedir” sorusunun da en net cevabı olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir şiirden öte, 85 milyonu birbirine kardeş kılan, yolu aydınlatan, ufka yön veren değerlerin epik bir özeti olan İstiklal Marşı’na hayat veren imana, inanca ve sevdaya hep beraber sahip çıkmak gerektiğine işaret etti.

“Yıllarca bizi Türk-Kürt, laik-anti laik, ilerici-gerici, Alevi-Sünni diye ayrıştıranlar, sizin de takip ettiğiniz üzere, son günlerde başka senaryolar peşinde koşuyor. Suriye’deki eski rejim artıklarının terör eylemleri öne sürülerek, milletimizin kardeşliğine son derece sinsi, son derece kirli bir pusu kuruluyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu pusuyla aynı zamanda İstiklal Marşı’nda vücut bulan ruha ve birlikte yaşama iradesine karşı da alçakça bir suikast düzenlendiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tahrik siyasetiyle, nefret söylemleriyle, çoğu yalan ve çarpıtma olan provakatif açıklamalarla Türkiye’de yeni bir sorun, yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor. İşin daha vahim ve üzüntü verici yanı ise milletimize bu kötülüğü, genel başkanıyla, yönetimiyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla ülkenin ana muhalefet partisi yapıyor” diye konuştu.

Ramazanın gönülleri yumuşatan manevi iklimine saygıları gereği mümkün mertebe, günlük siyasi tartışmalara girmediklerini, bundan sonra da girmeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey oruç, tut beni” hassasiyetiyle en azından bir ay boyunca, siyasete farklı bir dilin, kültürün, anlayışın hakim olması için gayret ettiklerini söyledi.

Sataşmalara kulak asmadıklarını, hürmetsizlikleri dikkate almadıklarını, itham ve iftiralara mecbur kalmadıkça cevap vermediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu da korktukları, çekindikleri, ürktükleri için değil, içinden geçtikleri mübarek günlerde “milletin ağzının tadı kaçmasın” diye yaptıklarını kaydetti.

Ancak hemen her seferinde, ramazan gelince “iftira, yalan, provokasyon dozunu sürekli artıran küstah bir üslubu” karşılarında bulduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bilhassa CHP, kendisine biraz çekidüzen vermek, kendini hesaba çekmek, öz eleştiri yapmak yerine, giderek pervasızlaşıyor, nobranlaşıyor. Bunlarla da kalmıyor, ülkemiz ve demokrasimiz açısından oldukça tehlikeli sularda siyaset yapmaya yelteniyorlar. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, partisi içinde sıkıştıkça, ne acıdır ki, dışarıda daha zehirli, daha sorumsuz, son derece çirkin bir dile sarılıyor. Grup kürsüsünden sarf ettiği sözler, ertesi gün kendi belediye başkanı tarafından yalanlanan zavallı birisini muhatap almak bize züldür. Zira bir siyasetçinin itibarının ölçüsü, ağzından çıkan lafın doğruluğudur, ağırlığıdır. Daha söylediği sözün dumanı tüterken, kendi partilisi tarafından tekzip yiyen bir şahıs, sadece siyasetin değil, haysiyetin ve erdemin de ne olduğunu bilmiyor demektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sayın Özel, Meclis kürsüsünde, milletin karşısında dedikodu yapmayı, siyaset yapmak zannediyor. Büyük kongremizde partimize katılan yeni arkadaşlarımızla ilgili ipe sapa gelmez bir sürü cümle kurdu, kendince üst perdeden ahkam kesti. Utanmadan, sıkılmadan bize siyasi ahlak dersi vermeye kalktı. Arkadaşlarımızı hem de çok seviyesiz, çok nezaketsiz ifadelerle hedef aldı, itham etti. Peki sonuçta ne oldu? Aradan bir hafta bile geçmeden çark etti. Kürsüden savurduğu büyük lafların altında ezildi. Affınıza sığınarak söylüyorum, tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı. Günaşırı parti değiştirmekten adı Türk siyasetinde ‘fırıldağa’ çıkmış bir kifayetsize rozet taktı. Bize attıkları çamur, döndü dolaştı, kendilerine bulaştı. Şimdi soruyorum sizlere, böyle tutarsız ve dirayetsiz birini biz, nasıl ciddiye alalım? Kendi belediye başkanlarından ayar yiyen, çarkçılıkta selefini çırak çıkartan bir kişiyi, biz niye muhatap alalım?”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kendisine açılan krediyi har vurup harman savurduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gidişle sıfırı tüketmesi, iflas bayrağını çekmesi, tıpkı selefi Bay Kemal gibi siyasetten ibretlik bir şekilde alaşağı edilmesi yakındır” dedi.

AK Parti olarak, siyasi rekabet noktasında, hem Özel’den hem de ekibinden ziyadesiyle memnun olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Alay-ı vala ile açıkladığı kart oyunlarından memnunuz. Gençlerin eğlencesi olan gaflarından da memnunuz. Marjinal sol örgütlerin sloganına hapsolan söylemlerinden memnunuz. Belediye başkanları tarafından tekzip edilen iddialarından memnunuz. Üye ve delege hesaplarının maskarası olmasından da memnunuz. Yurt dışında, zerre kadar itibar görmemesinden memnunuz. Yurt içinde kimse tarafından kale alınmamasından memnunuz. Ne İsa’ya ne Musa’ya bir türlü yaranamayan, iki arada bir derede kalmış acizliklerinden memnunuz. Çok ama boş konuşmasından fevkalade memnunuz. Velhasıl biz karşımızda böyle bir profilin bulunmasından asla şikayetçi değiliz. Böyle devam ettikleri sürece hiçbir zaman da rahatsız olmayız. Bizim üzüntümüz, ana muhalefet partisi liderinin bu hâllere düşmüş olmasınadır. Bizim üzüntümüz, bu tablonun Türk demokrasisine yakışmamasına. Bizim üzüntümüz, Genel Başkan değişse de CHP’nin faşist zihniyetinin olduğu yerde çakılı kalmasınadır. Sayın Özel kusura bakmasın, şahsi siyasi ikbali uğruna bile olsa kimsenin siyaset kurumunu bu duruma düşürmeye hakkı yoktur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP yönetimini bir kez daha sorumlu siyaset yapmaya davet ettiğini belirtti.

“Özellikle Alevi canlarımız konusunda kullandıkları çirkin, ayrımcı ve zehirli dili terk etmeye çağırıyorum. CHP yönetimi artık Suriye’deki ateşi ülkemize taşıma siyasetinden tövbe etmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kullanılan dilin, bu ülkeye geçmişte çok acı bedeller ödetmiş, son derece sorumsuz ve tehlikeli bir dil olduğunu vurguladı.

“TÜRKİYE’NİN BİRLİĞİNİ, HUZUR VE GÜVENLİĞİNİ KORUMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini korumak hepimizin görevidir, millete karşı ortak mesuliyetidir. Muhalefette olmanız bu gerçeği değişmez, değiştirmemelidir. Bir diğer husus ise bu ülkede Kürt de Alevi de muhafazakâr da demokrat da en şedit baskıyı CHP’den görmüş, CHP’nin faşist zihniyeti eliyle yaşamıştır. CHP yönetimi Alevi vatandaşlarımızı istismar edeceğine, kışkırtacağına önce çıksın onlara yaptıkları zulümden dolayı nedamet getirsin” değerlendirmesinde bulundu.

“Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda ülkenin 40 yıllık bir sorununu çözerken, istismara müsait yeni fay hatları oluşturmak açık ve net söylüyorum; emperyalizme uşaklık etmektir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her kim-üç beş emperyalistin gazlamasıyla bu milletin kardeşliğine kastederse karşısında bizi bulur, devletimizi bulur, 85 milyonu bulur. Çünkü biz bu tezgâhı son 22 yıl boyunca defalarca gördük. Biz bu kirli oyunu daha öncesinde 27 Mayıs’ta, 12 Mart muhtırasında, 12 Eylül darbesinde, 28 Şubat postmodern darbesinde, bunlara giden kanlı ve alçak yollarda gördük. Biz bu tarz söylemleri, demokrasimize ve ekonomimize yönelik müdahale girişimlerinde, Türkiye’yi istikrarsızlık bataklığına sürüklemeyi amaçlayan envaiçeşit tuzakta gördük. Bu mülevves senaryoyu daha önce Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi Mahallesi’nde ve başka yerlerde gördük. Buradan aynı hevesler peşinde koşanlara şunu bir kez daha söylüyorum; artık başaramayacaksınız. Kardeşliğimize halel getiremeyeceksiniz. Bizi, Türkiye Yüzyılı hedefimizden alıkoyamayacaksınız. Ülkemizin iç dinamiklerini kaşıyarak, bu milleti tekrar kendi iç gündemine hapsedemeyeceksiniz. Allah’ın izniyle bu sefer Türkiye’yi küresel demokrasi ve kalkınma yarışının dışına atamayacaksınız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak ülkede yeni sorunların ve yeni kutuplaşmaların ortaya çıkarılmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, hiçbir ayrım gözetmeksizin, 85 milyon hep beraber, İstiklal Marşı’nın vazettiği kadim değerlere sıkı sıkıya sarılacaklarını söyledi.

Mehmet Akif Ersoy’u yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merhum Akif’ten, bize sadece bir marş değil, nesiller boyu gururla, coşkuyla söylenecek bir manifesto kazandırdığı için, ‘Allah razı olsun’ diyorum. İstiklal Marşı’mızı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin muhterem üyelerini de rahmetle yad ediyorum” diye konuştu.

“AİLE HASAR GÖRÜRSE; SIRASIYLA BİREY, TOPLUM, ÜLKE VE İNSANLIK BOZULUR”

Dünya, globalleşmeyle beraber devasa bir köye dönerken, neoliberal kültürün olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalındığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel kültürün hedefe koyduğu kurumların en başında ise aile ve ailevi değerlerin geldiğini belirtti.

“Modern kanaat önderleri neyi dikte ederse etsin, bizim anlayışımızda aile, ülkenin de milletin de nüvesidir, çekirdeğidir, istikbalinin güvencesidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailenin olmadığı, ailenin parçalandığı, aile değerlerinin hırpalandığı bir toplumun, geleceğine güvenle umutla bakmasının da mümkün olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailenin insanın ilkokulu olduğunu; insanın, hoşgörüyü, saygıyı, sevgiyi, dürüstlüğü, çalışkanlığı, vatanseverliği, farklılıklara müsamaha göstermeyi, sabrı, dayanışmayı, hamiyetperverliği, başkasının hakkını gözetmeyi, harama el uzatmamayı ailede öğrendiğini belirterek, bu yönüyle ailenin, toplumun temeli olmanın yanında, ülkeyi de ayakta tutan en önemli sütun olduğunu vurguladı.

“Allah korusun, aile hasar görürse; sırasıyla birey, toplum, ülke ve insanlık bozulur. Biz, işte bunun için ‘güçlü aile, güçlü insan, güçlü toplum’ diyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimizin felsefesini anlatırken kullandığımız ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesi, aynı zamanda ‘Aileyi yaşat ki millet yaşasın’ hissiyatımızın da ifadesidir. Gerçekten de aile değerlerini dışlayan, aileyi düşmanlaştıran, aileyi geri plana iten hiçbir bireysel gelişimin başarı şansı yoktur. Geçenlerde CHP’nin yandaşları Taksim Meydanı’nda çıkmışlar, orada siyah torbalara aile ismini, izini koymak suretiyle güya onu çöpe atıyorlar. Sizin hayatınız zaten böyle geldi, böyle gidiyor. Bunun için de bir işe yaramıyorsunuz ve yaramayacaksınız da. Aile bizim her şeyimiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bireyi, nitelikli ama küçültülmüş, özgür ama yalnızlaştırılmış insan hâline getirme çabalarının, küresel bir kuşatma hâlini aldığının altını çizdi.

“YUVA DEMEK, HAYATA VE İNSANLIĞA DAİR TEMEL EĞİTİM VE ÖĞRETİMLERİN GÖRÜLDÜĞÜ MEKÂN DEMEKTİR”

Batı popülizminin geçen asırdaki önceliğinin, ailenin dağıtılması ve toplumdaki bireyselleşmiş kişi sayısının artırılması olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bunun bedelini en ağır şekilde yine kendileri ödüyorlar. Hatalı politikalar sebebiyle sürüklendikleri darboğazdan çıkamıyorlar” diye konuştu.

Yuva kavramının, evdeki oda sayısıyla ilişkilendirilmesinin doğru olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yuva demek, ‘şu kadar metrekare ev’ demek değildir. Yuva demek, içinde birlikte güzel vakit geçirilen, hatıralar biriktirilen, çatısı altında huzur bulunan, hayata ve insanlığa dair temel eğitim ve öğretimlerin görüldüğü mekân demektir. Çocuklar okula, ailede kazandıkları bu güçlü temeli harflerle, rakamlarla, becerilerle süslemek üzere giderler. Dolayısıyla okul ailenin yerine geçen değil, bilakis ailede verilen eğitimin, ahlakın, değerlerin tamamlayıcısı olan bir kurumdur, öyle olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayati öneme sahip olan aile kurumunun çok boyutlu muhasara altında olduğuna dikkati çekti.

Nüfus ve demografide yaşanan değişimler, cinsiyetsizleştirme gibi sapkın ideolojilerin dayatılması, geniş ailelerin azalması, çekirdek ailelerdeki çocuk sayısının düşmesi, evlilik yaşının her yıl yükselirken boşanma oranlarının artması, tek ebeveynli ailelerin sayısının çoğalması gibi sorunlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunların, aile kurumunu güneşin karı erittiği gibi örselediğini, zayıflattığını ve yıprattığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de güçlü kültüre ve aile değerlerine rağmen bu tehditlerin hedefinde olduğunu, en çok zararı görenler arasında bulunduğunu söyledi.

“Aile Yılı Programı”nda yaptığı konuşmada paylaştığı rakamları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının asimetrik şekilde düştüğünü, 2001’de 2,38 olan doğurganlık hızının, 1,51’e gerilediğini aktardı.

Yıllık nüfus artış hızının binde 1,1’e düştüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuk ve genç nüfus azalırken, yaşlı nüfusun tarihte ilk defa yüzde 10’un üzerine çıktığına işaret etti.

Ortalama yaşın 34 sınırına dayandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Henüz Avrupa ve diğer gelişmiş ülkeler kadar olmasa da maalesef nüfus bakımından giderek yaşlanıyoruz” diye konuştu.

“AİLEYİ KORUMAK, AİLEVİ DEĞERLERİ YAŞATMAK, HEPİMİZ İÇİN MİLLÎ BİR GÖREVDİR”

Başka bir endişe verici tablonun da evlenme yaşı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de ilk evlenme yaşının kadınlarda 26’ya, erkeklerde 28’e çıktığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk anne olma yaşının, geçmişte görülmemiş biçimde 29’u aştığını, millet olarak gereken tedbirler süratle alınmadığında yarınların ciddi tehlike içinde olduğunu kaydetti.

Bu konunun sadece AK Parti’nin, Cumhur İttifakı’nın, hükûmetin ve iktidarlarının meselesi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetiyle, basınıyla, iş dünyasıyla, sivil toplumuyla, konunun tüm milletin meselesi olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aileyi korumak, ailevi değerleri yaşatmak, hepimiz için millî bir görevdir. Aile ve nüfus, Türkiye için varoluşsal bir soruna dönmüşken, muhalefetin, özellikle de CHP’nin politikalarındaki çarpıklık, sorun itibarıyla daha da büyüyor. Öyle bir gaflet ve dalalet hâliyle karşı karşıyayız ki Avrupa ve Amerika’da artık kreşlere, anaokullarına kadar bulaşmış LGBT musibetine karşı önlemler alınıyor. Bizdeki muhalefet ise yönettikleri belediyeler ve yandaş sendikalar aracılığıyla LGBT sapkınlığının sponsorluğunu yapıyor. Dikkat edin, sapkın akımları önce partilerine, daha sonra yönettikleri belediyelere soktular. İnsan fıtratına aykırı cinsiyetsizleştirme akımlarına destek vererek aile kurumuna ihanet ettiler.”

“AİLE KURUMUNU GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK KARARLI ADIMLAR ATACAĞIZ”

Muhalefetin, LGBT belasının sebep olduğu toplumsal felaketle boğuşan ülkelerden yükselen feryatları görmediğini, duymadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Sahte bir özgürlük kavramının arkasında siper alarak, millî bünyemize zaman ayarlı bir bomba yerleştiriyorlar. Düşünebiliyor musunuz, Amerika’da son gelişmelere baktığımız zaman… ‘Sadece erkek ve kadından oluşuyor’, kim diyor bunu? Trump. Gerçi parti teşkilatlarında ve belediyelerinde hırsızlığı, yolsuzluğu, arsızlığı olduğu kadar, cinsel tacizi de adeta kurumsallaştıran bir yapıdan başka ne beklenebilir, onun da takdirini milletimize bırakıyoruz. Biz, sapkın akımların millî bünyemizi işgal, iğfal ve istila etmesine karşı aile kurumunu güçlendirmeye yönelik kararlı adımlar atacağız. Her vesileyle bu konudaki hassas tavrımızı açıkça ortaya koyuyoruz.”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterecek “Aile Enstitüsü” ve “Nüfus Politikaları Kurulu”nun ihdas edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni evlenecek gençlere Aile ve Gençlik Fonu kapsamında verilen faizsiz kredi desteğinin, 81 ilin tamamında uygulamaya geçtiğini anlattı.

“KADININ GÜÇLENDİRİLMESİNİ, AİLENİN ZAYIFLAMASI OLARAK GÖRMÜYORUZ”

Doğum yardımlarında artışa gidildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: “Aile müessesesini güçlendirecek, gençlerimizin yuva kurmasını kolaylaştıracak, aileye yönelik tehdit ve tehlikeleri bertaraf edecek yeni projeleri, düzenlemeleri ve uygulamaları hayata geçireceğiz. Biz, kadının güçlendirilmesini, ailenin zayıflaması ve zayıflatılması olarak asla görmüyoruz. Meseleye, kadın ile erkek arasındaki çatıştırıcı, ayrımcı söylemlerin aksine, kadının azim ve kararlılığının aileyi desteklediği perspektifinden bakıyoruz. Böyle olduğu için de hiçbir zaman kadın üzerinden siyasete tevessül etmedik, kadınlarla birlikte, kadınlar için, hep birlikte ülkemiz ve milletimiz için siyaset yapmayı tercih ettik. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yola devam edeceğiz. Kadın ve aile düşmanı olduğunu her fırsatta gösteren CHP’ye, CHP’nin kadına had bildiren küstah zihniyetine, kadınları sadece vitrin süsü olarak gören çarpık bakış açısına rağmen, Allah’ın izniyle, bunu hep birlikte başaracağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı çıkışında bir gazetecinin, “DEM Parti heyetine ikinci turda randevu verip vermeyeceğine” ilişkin sorusuna, “(AK Parti TBMM Grubu) Arkadaşlarım görüşecek, ben de veririm. Şu anda Grup Başkanı yapıyor. Benden de istendiği takdirde ben de veririm” cevabını verdi.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge